AŞK
19 Şubat 2019 Salı
Aşk sın Efendim
HZ. Muhammed (sav) dendiğinde yüreklerde lal olur gönül kelamları,beyaz güverdinler uçuşur aşkın gögünde
Ey gönül yüreginde İbrahim ateşi yakmadan efendisine salavat çekemeyen yürek çöl degilde nedir?
ÖLMEDEN ÖLMEK AŞK'IN DERSİ DEĞİLDE NEDİR?
Muhabbet önce kendiyle başlayandı.Kalabalık sokaklarda yanlızlıgın seni bogazlarken kendine açılan perdeleri yırtarak kendinle muhabbetulahtır.Muhabbetin haysiyetli olanı kendinle olandır...Orda yalanzlık riyasızlık rol yapma olmaz...Yüzleşirsin onca odalardaki derslerinle...
Biz talip olmak için aşk dedik...Aşk sokakları karanlık olur çile olur Yusuf kuyuları qibi derin olur...Talipisen sen o aşka ...Yüregine düşen mektupları okumasını bilmen gerek...
Yol uzun Yunus misali heybendeki azıkla yola düşersin...Bazen bir kahpe kurşun yüregine atılır....Bazen nankör bir tokat suratına patlatılır...dersi en agır sınıf Aşktır...
talip isen Aşk'a topal kalırsın dilsiz lal kalırsın..İsmail misali canı kurban etmeden aşk sana perdeyi kaldırır mı ey gafil...
12 Ekim 2017 Perşembe
hamuş bişrev
Aşk; bir elif miktarı sevilmek için gelen her çileye kimi zaman darağacında kimi vakit kör bıçaklar arasında bir vav gibi hamuş olabilmektir.
Hamuş yani susmak. Susmak halvetti Hira’da, susmak En’el Hak’tı Hallac-ı Mansur’da, Hamuş olmaktı yârin alfabesiz halinde Mevlana’ca.
Ve susmak visal orucuydu maşukta, iftarını şehadet şerbeti ile açan Şems misali.
Suskunuz. Kin ve garazdan uzaktayız. Biraz dargın biraz da boz bulanığız o kadar. Aldatıldık biz de aşk yolunda. Yâre kırıldık ama yolu terk etmedik Şems. Sen yüreği yaralı olana gelirsin. Bize neden gelmiyorsun Şems? Hem vuslat hem hicransın dost yüreklim! Yanımızda bizimleyken yaramızda olmayan… Bizler de Mevlâna misali alıp kalemi elimize “Hamuş” yazsak düşer miydin yollara? Gelir miydin acılarımıza? Dokunur muydun yüreklerimize?
Ha: Hallac, Mim: Mevlana, Şin: Şems… Hamuştu onlar. En Sevgiliye sevdalıydılar. Aşkın uzun yol arkadaşları. Tüm kötülükleri güzellikle savuşturanlar, susanlar, iyilik kardeşleri, aşka namzet secde kardeşleri, susayanlar, ölüm sözcüğünü aşkın soluğundan içenler… Aşkın “Hızır”ları…alıntı
Hamuş ve bişrev!..
Hamuş!.. Dedi Mevlana kendisine Hamuş!... Yani Suskun!... Sustuğu yerde açıldı kapılar, önüne serildi ışıltılı kelimeler, kalbi duygular… Hamuş!.. dedi sustu Mevlana… Sustu ve kapandı karanlıklara… Karanlıklara Şems doğdu sonra… Baktı… Gördü… Adına Aşk dedi… Candan özge candan öte olana… Yaprakta tohumu, damlada okyanusu gördü sonra…
Hamuş!.. Demiştim ben de kendime. Sözün bittiği yerde, noktanın konduğu yerde susmuştum bütün kelimelerimi. Anlatmak yormuştu nazenin bedenimi… Anlaşılamamak ise en çok yüreğimi. Sustuğu yerde anlaşılmaktı belli ki bütün derdi…
Hamuş!.. Demiştim ben de kendime. Seni anlatmayan bütün kelimeleri susmuştum. Senle başlamayan bütün cümleleri bir bir bozmuştum. Şems ol da gel karanlıklarıma doğ diye ummuştum… Umutmuşsun!.. Unutmuşum!...
Hamuş!.. Demiştim ben de kendime. Suskunluğum verilene rıza göstermekti… “İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta” diye başlayan o tekerlemeye eşlik etmekti. İyi ve güzeli sana kötü ve çirkini kendisine seçmişti… Suskunluğun bedeli sadece bu seçimdi…
Hamuş!.. Demiştim ben de kendime. Dün’ü dünde bırakmak adına…”Şimdi yeni şeyler söylemek lazım”dı. Aşk! Demiştim sonra Aşk!... Aranan bulunmuştu… Beklenen gelmişti… Aşk vardı ve ötesi çoktan unutulmuştu!...
Hamuş!.. Demiştim ben de kendime. Sana da Şems diyecektim belki… Kör kuyulara atılmasaydın bütün karanlığına rağmen görecektin güneşi… Kapattın gözlerini, kestin attın son yanında yeşeren düşlerini… Şems olmak kolay mıydı canı canana teslim etmeden? Kendinden geçmeden aydınlanır mıydı kör karanlıklar, açılır mıydı kilit vurulmuş kapılar…
Hamuş!.. Demiştim ben de kendime. Sonra “ne olursan ol yine gel” demiştim… Önce kendine sonra kendindekine. Kendini bilmekti marifet… Kendini bulmaktı meziyet… Dev aynasında değil, boy aynasında seyretmekti asıl kendini keyfiyet…
Sonra “Bişrev!” dedi Mevlana… “Dinle!..”
Sonra “Bişrev!” demiştim ben de!... Dinle!... Hamuş ol dinle!.. Kendin ol dinle!... Tövbe et dinle!... Affet dinle!...Ama dinle!... İlle de dinle!...
Sath-ı müdafaada meşruiyet aramak senin neyine!...
Dinle!.. Hataya bedel, günaha kefaret biçmek senin neyine!...
Dinle!..Yenilen hakkı hukuku arşına endazeye, kiloya, grama, grata vurmak senin neyine!...
Dinle!.. Cüceler dev, ayaklar baş olmuşsa cüceyle boy, devle güç yarışına girmek senin neyine!...
Dinle!.. Akıllar uçmuş, fikirler gitmiş, duygular yerle yeksan olmuşsa, namus, edep haya, en çok da namustan, edepten, hayadan, akıldan fikirden yoksunların eline düşmüşse konuşmak senin neyine!
Sus ve dinle!..
Hamuş ve bişrev!..
Yangın yerine bak!.. Ateşten, külden, kordan ne var elinde!.. Pervane değilsen yaklaşma sakın ateşe!… Can’ı Canan’a teslime hazır değilsen “ben Aşk’ım” deme kimseye… Aşk gelmesin seninle dile… İncinmesin ne Mecnun ne Leyla ne gül ne de diken seninle!.. Ayağıma diken batacak diyorsan düşme çöle… Ah u zar ederim diyorsan çekme gözüne sürme!.. Talipsen kara bahta kör talihe…Dinle!
“Gel, gel ne olursan ol yine gel!...” diyorsan, “Hamuş!...” ol sen de… Sonra da “Bişrev!...” de en sevilene!...
Ve semaya dursun yürekler Aşk’ın önünde...
alıntı
20 Eylül 2017 Çarşamba
MEDİTASYON....
MEDİTASYON
Meditasyon,zihin sakin oldugunda bedeninde onu takip edeceği gerçeginden hareketle kullanabilecegimiz en basit rahatlama şeklidir.Meditasyon sürecinde zihne ilham dolar,sezgisel bilgi akmaya başlar ve kişi üstün bir bilinçhalina ulaşarak öz benliğiyle ilişki kurabilir.Meditasyon yapan kişi çakraları ve enerji kanallarını temizler.Buda organlara büyük yararlar saglamaktadır..Gerilimler enerji dengesizlikleri sizleri gerebilir ve üzerinizde yogunlaşan bi negatiflik yaratabilir meditasyon size dengeve iç bilgeligi saglar.
Belli meditasyonlar işin ehillerince yapılmalıdır.Bazı insanlar şahıslar çok fazla yogunlaşacakları için usta bi elin dokunuşlarıyla tekrar olan zamana dönüş yapacakları için..An'da olan zamansızlık noktalarına ulaşanlar içinde bu gereklidir..Her meditasyon yanlız yapılmamalıdır.
Meditasyon grup halinde olması enerji anlamında daha güçlü olacagı için kişi kendini daha emin daha güvende hissedecegi için toplu meditasyonların kişiye daha çok katkısı vardır.Grup meditasyonlarını daha çok tasvip ediyorum.Ağlama,içsel üzüntü,görülen bi görü o kişinin kişiselliginde çatıştıgı herhangi bir noktada kişiye yardımcı olucak görüleri izah edecek bi hocanın olmasıda ayrı bi rengin çiçek çiçek akmasıdır ruh saglıgına...Meditasyon bir gerçekliktir..
MEDİTASYON VE YARARLARI
-Farkındalık kanallarnı açar.
-Kendi içsel boyutunuzdaki bilgilerinizi almada yardımcı olur.
-Sezgisel kanallarınızın açılmasına yol açar.
-Günlük yaşam veya içinden çıkamadıgınız bi sorununuzda işaret görevi yapar.
-Meditasyon yaşam alanlarını genişletir.
-Sınırsız düşünebilme yaşayabilme olgularına yardımcı olur.
-Kısıtlayıcı düşüncelerden arınma yolları ve ilerleme
-Yaşamdaki gerçeklikleri keşfetme
-Aydınlanma
-Enerji potansiyelinde denge ve içsel denge
-Kendi içsel ışığını tanıma(kendini tanıma)
-İlahi şifa
-Huzur şifa bilgelik,akıcılık
-Günlük yaşantıda dengede olur.
-Kendi özüne döner kişi.
Zihin-beden-ruh üçgenindeki döngüde şifa
MEDİTASYON UYGULAMASI ESNASINDA DANIŞMANLARIMIN SÖZLERİ
-Kalbim yerinden çıkacak gibiydi.
-İçerde bi savaş var
-Yüregimde bir ferahlık,sanki varoluş içimde
-Kendimi çok özlemişim
-Kelimeler yetersiz
-Aglamak istiyorum
-Başım agrımıyo
-İçimde beni huzur noktasına getiren birşeyler var
-Seni öpebilirmiyim
-Güneşin dogdugunu hissediyorum..
-Yaşamda güven duygumu kaybetmiştim sana güveniyorum.
-Agrım gitti
-Bu bir mucize güneşim
-SİZİ ŞİMDİ SEVİYORUM
-Aynalar kırıldı
-Bu bir mucize
-O'nu hissediyorum
Meditasyon bir benim yaşam biçimim.......Türkiye'de kişiye özel meditasyon teknikleri uygulamak işim....
IŞIGINIZ FREKAN VE BOYUTU KADAR İLERLEME KAYDEDER...SEVGİ VE SAYGILARIMLA.....N.BİRHAN SALİŞ
3 Haziran 2017 Cumartesi
BİR SIRRIN PEŞİNE DÜŞENLERİN TOPLAMIYDI AŞK
Hayat iyi veya kötü diye tabir ettiklerimizin toplamıydı belkide....Doğumdan ölüme kadar geçen süreye belki sığdırdıklarımız...İnsan oglu Dünyada deneyimleriyle yolculuguna devam edendi...
ikiye ayrılan insan gurubu akli dengesi ve bilgisiyle lerlerken diğer kısıminsanlar yüreklerindeki pusulalarını takip etmekle meşguldü...Onlar ne kar ne zarar peşindeydi...Sadece sırda ki talip oldukları emanetlere yürüyorlardı.Azıklarında bir parça yanlızlık,birparça gözyaşı,ve yüreklerindeki yeşilışıktı...
Belkide Aşkın babası sessizce arkasından gelenlere fısıldıyordu....Deyilmidir yeşil kubbelerine bakınca heyecanlanmamız yüregimize heyecan vermesi..Neyin nagmeleriylede onunla muhabbetedişimiz...
Aşk aşk ol alı belkide böyle bir tufan görmeyecek ti...
Bir sır vardı ve bu sırra talip olanların sessizliği çözmesi gereken...Susan gerçeklerin neden sessizlikte demlendiği ondan değilmiy di?
Ezelden kalben ikrar veripona talipolanların Dünya yürüyüşüde beyhude biryanlızlıktı...Kimimekansızlıkta uçurtma uçurmuş kimi aşk diye gönle birgülkoymuş....Ama taliplerinin nasip daralarına konulan...
Ey benimgüzelyanlızlığım sar beni ruhumdaki depremlere Eyüp (As)bir tutamsabır hürmetine...bir kırmızıgül hatrına...
N.BirHan Saliş
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)